AYM Başkanı Kılıç: Kenan Evren'den Ne Farkı Var?

22.11.2013 00:00

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Karatay Üniversitesi'nin Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlediği 'Anayasa ve Demokrasi' konulu konferansta yeni anayasa yapımı konusunda siyasi partilere eleştirilerde bulundu.
"KENAN EVREN'İN YAZDIKLARIYLA BUNLARIN SÖYLEDİKLERİNİN NE FARKI VAR?"
Yeni anayasa yapmak için oluşturulan komisyon hakkında eleştirilerde bulanan Kılıç, şunları söyledi: "Şimdi bugünkü durumda anayasalarımızın yapılış şekline baktığımız zaman ne oluyor? Yani gerçekten Kenan Evren'in yaptığı anayasa ile bugün yapılmak istenen anayasanın şekli arasında bir fark var mı? Doğrusu ben çok fazla bir fark görmüyorum. Yani şöyle görmüyorum; çünkü bugün itibariyle gerçekten demokratik bir anayasanın ortaya çıkabilmesi için önce bu anayasayı yapacak olanların demokratik usullerle ve sağlam yol ve yöntemlerle oraya gelmesi lazım. Bu, kurucu meclis olabilir ya da Parlamento olabilir. Eğer bunlarla demokratik usullerle ve demokrasinin tam anlamıyla tarifine uygun bir şekilde yöntemle eğer oraya gelemiyorsa, yine orada demokratik anayasadan bahsetmek mümkün değildir. Şimdi 1982 anayasasını kim hazırladı? Kenan Evren ve 5 arkadaşı. Cunta, darbe yaptı ve arkasından bu anayasayı hazırlayıp halka onaylattı. Bugün ne oluyor Allah aşkına? Bugün parlamentoyu oluşturan siyasi partilerimiz anayasa yapmak için harekete geçtiler. Ne yaptılar? Peki nasıl geldi bu arkadaşlar? Yine işte siyasi parti başkanlarının iradeleriyle oluşmuş milletvekillerinin oluşturduğu bir meclis var ortada. Yani Kenan Evren'in yazdıklarıyla bunların söylediklerinin ne farkı var Allah aşkına? O zaman şu çıkıyor ortaya, demek ki bir meclisin sağlıklı oluşabilmesi için çok ciddi bir siyasi partiler kanunu ve bir siyasi seçim kanununun hazırlanması lazım. Bunlar hazırlanacak ve bunların sonunda oluşturulacak bir meclisten siz gerçek bir demokrat anayasayı üretebilirsiniz. Aksi halde mümkün mü?"
"HAZIRLANMAYA ÇALIŞILAN ANAYASA DEMOKRATİK DEĞİLDİ"
Kılıç, demokratik düzenden bahsetmek için öncelikle demokratik bir anayasa olması gerektiğini vurguladı. "Peki demokratik anayasa nasıl yapılır?" diyen Kılıç, şöyle devam etti: "Evet bu anayasayı, evrensel doğrularla içi doldurulmuş bir anayasa olarak nitelendirebilir miyiz? Bu konuda çok üzülerek söyleyeyim, iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Çünkü Türkiye'nin anayasa tarihine baktığınız zaman ta Sened-i İttifak'tan başlayan 1876'daki Kanun-i Esasi'den 1921, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarına ve yapılış biçimlerine baktığınız zaman böyle çok da demokratik bir anayasamızın olduğunu ifade etmek herhalde mümkün değildir. Yine 1961 Anayasası'nı biliyorsunuz, bu anayasanın yapılış şekli yine bir darbe sonunda ortaya çıkan bir anayasayla karşı karşıyayız. Önemli değişiklikler yapılıyor ama yine bu değişiklikler de askeri darbelerin sonunda 1971 değişikliği gibi. 1982 Anayasası'na geldiğimizde halkla ilgisi olmayan ve devlet tarafından hazırlanan, devletin bürokratik kurumları tarafından hazırlanan, ancak halka onaylatılan bir anayasayla karşı karşıyayız. Şimdi bu şekilde hazırlanan anayasayı demokratik kabul etmek mümkün mü? Demokratik anayasa tarifine baktığımızda halkın kendi kaderini tayin ettiği bir metnin ortaya çıkması için içinde halk olacak. Eğer halk yoksa burada demokrasiden de bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla demokratik anayasa için halkın doğrudan katıldığı ya da halkın temsilcilerinin katıldığı, onların hür iradesiyle çıktığı, bu kurucu meclis olabilir, Parlamento olabilir."
"İLK 60 MADDE'DE Kenan Evren BİLE ANLAŞIRDI"
Haşim Kılıç, 2011 yılında yapılan seçimlerde bütün partilerin yeni anayasa yapılacağına dair vaatlerle halkın karşısına çıktığını ve milletin aklında yokken bunları söyleyerek milleti heyecanlandırdıklarını söyledi. Oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun ilk 60 maddede anlaştığını hatırlatan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "İlk anlaştık dedikleri 60 madde de anlaşılmayacak maddeler değil. Kenan Evreni de getirseydiniz aynı maddeleri yazacaktı ve yazdı da. Avrupa İnsan Hakları Sözleşme hükümlerinden 1982 Anayasa'sına aktarıldı. Orada farklı olan neydi? Farklı olan bu özgürlüklerin ve hakların sınırlandırılmasıyla ilgili sorunlar. Belki bunlar revizyon yapılabilirdi. Bu 60 maddedeki haklarda anlaşılması için çok büyük bir çaba sarf etmenize gerek yoktu."
"EVLENME VAADİYLE KANDIRILDIK"
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun artık görevinin bittiğini ve 2011 verilen sözler nedeniyle yapılacak seçimlerde halkın huzuruna nasıl çıkacaklarını ifade eden Kılıç, "Ben kendimizi evlenme vaadiyle kandırılmış insanlara benzetiyorum. Nikah masasına oturulmadı. Tabii bunun faturasına bu siyasi partilerimiz çekecektir" dedi.
SEÇİM BARAJI
Haşim Kılıç, siyasi partiler ve seçim kanunun değiştirilmesi, temsili adaletin sağlanması içinde özellikle yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılması gerektiğini ifade etti. Hükümetin seçim barajı ile ilgili 3 alternatif sunduğunu belirten Kılıç, ancak hiç kimsenin konuşmadığını ve dut yemiş bülbül gibi sustuğunu, bu konuda da samimiyetin olmadığını kaydetti.
TANSU ÇİLLER DÖNEMİNDEKİ SEÇİM BARAJI
Haşim Kılıç, 1995 yılında Tansu Çiller'in koalisyon hükümeti döneminde 550 milletvekilinin 100'ünün Türkiye Milletvekili olarak baraj öngörülmeksiniz, partilerinin aldığı oya göre, geri kalanlarında yüzde 10 barajla devam etmesi yönünde bir önerge olduğunu hatırlatarak bu önerinin temsili adaleti sağlaması için önemli bir öneri olduğunu vurguladı.
"HÜKÜMET NE DERSE, MECLİS O YASAYI ÇIKARTIYOR"
Güçler ayrılığına değinen Haşim Kılıç, bizim sistemimizde güçler ayrığı ilkesinin görülmediğini belirterek, "Hükümetin, meclis üstündeki vesayeti devam ediyor. Hükümet ne derse, meclis o yasayı çıkartıyor. Hükümetin arzusu dışında yasa çıkması mümkün mü, mümkün değil. Bizdeki güçler ayrılığı ilişkisi konuyu buraya kadar getirmiş" dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI'NIN YETKİLERİNİN KISITLANMASI
Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin fazla olduğunu ve 2014 yılında Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçileceğini hatırlatan Kılıç, bu kadar yetkilerle halkın gücünü arkasına alıp seçilecek Cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamenter bir sistem olmadığını söyledi.
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne kuş, ne deve bir şey değiliz. Parlamenter sistem gibi görülüyor ama yapılacak şey çok açık. Yapılacak şey, siz Anayasa'yı değiştiremiyor, yarı başkanlık sistemine geçilmiyorsa, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini sembolik hala getirmektir. Bunu getirmediğiniz sürece bu kavga kaçınılmazdır. Halk seçtiğinden dolayı değil. Halkı arkasına alan bir Cumhurbaşkanı kendisini çok güçlü hissedecek ve hükümetle kavga edecek. Kavganın sebebi Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini çok olması. Cumhurbaşkanının yetkileri sembolik hala getirilirse, o Cumhurbaşkanı seçiminde kavga gürültüyü en aza indiririz."
ANAYASA MAHKEMESİ ÜYESİ SEÇİMİ
Kılıç, Anayasa Mahkemesi üyesi seçiminin en az 10'nun meclis tarafından seçilmesi gerektiğini belirtti. Daha önce Türkiye'de yargı ve bürokrasinin, milletinin iradesiyle oluşan hükümette sürekli kavga ettiğini ifade eden Kılıç, "Başbakan bir şey söyledi. Yargıtay başkanı oradan bağırdı. Başbakan yardımcısı bir şey söyledi. Anayasa Mahkemesi başkanı bağırdı. Adete yargı başkanlarımız bir siyasi partinin temsilcileriymiş gibi meclisle savaşa girişti" dedi. Kılıç, kan uyuşmazlıkları nedeniyle sürekli kavgaların olduğunu ifade etti. Anayasa Mahkemesinin daha önce 19 parti kapattığını da hatırlatan Kılıç, yapılanların yanlış olduğunu belirtip eleştirdi.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI
TBMM'de daha önce başörtü krizi yaşandığını hatırlatan Kılıç, yaşanan son gelişme nedeniyle parlamentoyu yürekten kutladığını ifade etti. Kılıç, başörtüsü yasağı nedeniyle de bir çok üniversite öğrencisinin mağdur olduğunu, insanın haysiyeti ve şerefiyle oynandığını kaydetti. Anayasa Mahkemesinin 1990'lı yıllarda 19 partiyi kapattığını ve bunların yanlış olduğunu belirtip eleştiren Kılıç, 2001 yılından sonra sadece terörle bağlantılı olan bir partinin kapatıldığını söyledi.
ALLAH'I TÜRKİYE'NİN DIŞINDA BİR YERDE KONUMLANDIRDIK
Devletin daha önce bireylerin sevdiklerine ve inandıklarını karıştığını belirten Kılıç, "Tabii biz, Anayasa Mahkemesi olarak, belki günaha girebilirim içimden af diliyorum. Allah'ı Türkiye'nin dışında bir yerde konumlandırdık. Aman sakın içeri girme, girersen şöyle olur, böyle olur. Sıkıntı bundan doğdu biraz. Hayatın içine sokmayın, sokmayalım dedik. Ama kalplerinizde dursun önemli değil" diye konuştu.
TUTUKLU VEKİLLER
Haşim Kılıç, tutuklu vekillerinde, tutuksuz olarak yargılanması gerektiğini, onlara oy veren yaklaşık 1 milyon kişinin mecliste temsil edilmediğini, suçlulukları sabitlenip, hükümleri kesinleşince meclisten alınıp, cezaevine konulabileceklerini söyledi.